Bal tutan parmaklar

A -
A +

Kamuda belli pozisyonlara gelen insanların standartları birkaç yıl içinde değişiyor. Âdeta sınıf atlıyorlar. Geçmişte iki yakası bir araya gelmeyen insanlar kamudaki görevinden sonra orta hâlli bir işletme sahibi gibi oluyor. Hepsi böyle mi, tabii ki değil. Ekseriyet böyle. Her pozisyon böyle bereketli mi, değil.. Onun da istisnaları var. İşin garibi bu değil, 3-5 yıllık görevden sonra sınıf atlamak değil.. Toplumun bunu kabullenmesi. Toplum bu hâli normal sayıyor. Eskiden "rüşvet" kavramı vardı. Kullanılmaz oldu. Hem 15-20 sene öncesinde olduğu gibi rüşvet ilişkisi yok hem de özel pozisyona sahip olanların sahasına girmiyor. Yeni usuller var, yadırganmıyor. Bülent Arınç, iki sene önce bir vesile ile şöyle demişti: "20 yıllık parlamenterim. Maaşım da fena sayılmaz. Otomobilimizi yenilemek için kredi kullanmak zorunda kaldık.. Ben bazı yeni arkadaşların bindikleri aracı, oturdukları (veya aldıkları) evleri duyunca hayret ediyorum." Zaten Bülent Arınç dışında hayret eden de kalmadı. Eskiden, "Efendim kayıt dışı ekonominin payı azaldıkça bu işler de azalacak" denirdi. Yeni usullerin kayıt dışılıkla, kayıt altında olmakla bir bağı yok gibi görünüyor. Denetimle hiç olmaz. Bildik usullerle denetim, maliyeti arttırmaktan başka işe yaramaz. Mafya usulü denetim de yüce devletlere yakışmaz. Peki ne olacak.. Ya da aynı şey Almanya'da neden olmuyor. Orada bir belediye başkanının hayat standardı görevden önce ve sonra aynı oluyor da burada neden olmuyor? Ben böyle hâllerde madde madde gerekçe sıralamak yerine bir üst başlıkla işi bitiriyorum. Bu üst başlığa bazen müstemleke hastalığı diyorum, bazen işgal edilmiş ülke hastalığı.. Biz ne işgal edildik ne de müstemlekeyiz. Bu iki hastalığa nasıl yakalandık onu bilmiyorum. Herkesin iki yüzü var.. Resmî yüzü, gayriresmî yüzü.. İki kişiliği var. İkinci kişiliği vicdan azabı çekmiyor. İkinci kişiliğinin hak ihlali, gasp, endişesi yok. Kâğıt üzerinde vicdanının, karın ağrısının, ihlalin, gaspın karşılığına bir kılıf bulabiliyorsa elde ettiğini alın teri sayıyor. ..... Menfaatleri çatışır hâle getirmek bir çözüm olabilir ama herkesin kâğıt üzerinde bir açığı olduğu için kimse direnmez. Sulh yolu arar. İki yüzlülükten kurtulmak da üç beş senede olacak iş değil. Yeni nesillerde belki..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.