Genelkurmayla iş çevirmek

A -
A +

Dün bir arkadaşım aradı, "İnternet Andıcı dosyasında yer alan bir belgede; askerlerin, bazı gazetelerin Ankara temsilcileri ve yayın yönetmenleriyle yakın ilişki içinde olduğu yer alıyormuş. Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi tarafından hazırlanan makaleler ve bilgi notlarının hangi gazetelere ne şekilde gönderildiği ayrıntılı anlatılıyormuş. Senin de adın geçiyormuş" dedi. Açıkçası şaşırdım ve bir anlam veremedim. Önce şunu belirtmeliyim, Genelkurmay veya bir başkası tarafından hazırlanan bir makaleyi veya bilgi notunu kendi köşe yazılarımda veya gazetemde kullanmadım. Herhangi bir makaleyi köşemde kullanmayı bana teklif edebilecek bir babayiğit daha anasından doğmadı. Ben, TSK'dan 2000 yılında emekli olmuş bir askerim. 2001 yılında başladığım gazetecilik mesleğinde, TSK'nın terörle mücadele politikası hariç hiçbir stratejisine, çıkışına destek vermedim. Yazılarımı takip edenler gayet iyi bilirler. Genelkurmay başkanlarının basına yaptıkları açıklamaları, üst düzey komutanların kendi mesleklerinin dışındaki faaliyetlerini ve askerlerin Yüce Meclis'e, siyaset kurumuna, hükümete ve millet iradesine yönelik her çıkış ve çabasına ağır eleştiriler getirmiş az sayıda gazeteciden birisiyim. Ben askerlerin, askerlik mesleğinin dışına çıkmasına şiddetle karşıyım. Hiçbir dönemde Genelkurmay'dan tarafıma köşemde veya gazetemde kullanılmak üzere makale, bilgi notu veya zarf gelmemiştir. Ancak e-mail adresime, menşeini bilmediğim bazı internet adreslerinden bilgi notları geliyordu. Ama bu sitelerin kime ait olduğunu hiçbir zaman bilmedim, merak da etmedim. Kimse de beni arayıp, "e-mail adresine şöyle bir not gönderdim" demedi. Ben, "İnternet Andıcı" davasını ciddiye alan ve başından beri bu konuda önemli yazılar yazmış birisiyim. Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi, Ankara temsilcisi olduğum için e-mail adresime bilgi notları göndermiş olabilir. E-posta adresime böyle bilgi notları geldiğinde bırakın kullanmayı, sövüp siliyordum. Bu e-maillerin İşçi Partisi cenahından geldiğini düşünüyordum. Mesele bundan ibaret. Ayrıca, emekli bir asker olmama rağmen üst düzey komutanlarla ve Genelkurmay ile yakın ilişkim hiç olmadı. Yazılarım, siyasi görüşlerim ve çalıştığım kurum nedeniyle zaten mesafeli bir ilişkimiz vardı. Bırakın yakın ilişkiyi, dönemin iki aktörü Şener Eruygur ve Aytaç Yalman, "Sen nasıl bir Harbiyelisin? Bir Harbiyeli AK Parti'ye ve Tayyip Erdoğan'a nasıl destek verebilir?" diye tehditler bile savurdular. Dönemin komutanları bizi döneklikle suçladılar. Suçlasınlar, kimseye yaranmak gibi bir derdimiz yok. Ben demokrasiye, insan haklarına, inanç ve düşünce özgürlüğüne inanan bir insanım. Düşüncem ve inançlarım nedeniyle 12 Eylül darbecileri tarafından tutuklanmış ve 40-50 gün süreyle işkenceye tabi tutulmuş birisiyim. Benim darbecileri, vesayeti ve Ergenekoncular'ı destekleyecek bir şey yapmam kendimi inkâr olur, inancımı inkâr olur. Allah göstermesin. TSK'nın asli vazifesinin dışına çıkmamasının, askerlerin enerjilerini ve vakitlerini kendi mesleklerine ayırmasının gereğine inandım hep. TSK'nın batı standartlarında bir yapıya acilen kavuşması gereğini hep yazıp çizdim. Ben emekli bir asker olmama rağmen 2001-2008 döneminde apoletli birçok sivilden daha ilkeli, daha ahlaklı ve daha demokrat bir mücadele verdim. En azından bunu Rabbim biliyor. Gerisi umurumda değil. Abdestimden şüphem yok ki namazımdan olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.