Sayın Cumhurbaşkanı neden davet edilmedi?

A -
A +

AK Parti karşıtlarının en büyük dileği ve rüyası; Sayın Başbakan'la Sayın Cumhurbaşkanı arasında bir problem, bir çatlak ve derin bir görüş ayrılığı, hatta mümkünse bir kavga çıkmasıdır. Bunun için hiç yapmadıkları şeyleri bile yapıyorlar; mesela dua bile ediyorlar. Cumhurbaşkanının açıklamaları ile Başbakanın açıklamaları arasında bir farklılık veya çelişki olursa bayram ediyorlar. O farklılığı günlerce köpürtüyorlar. Yazılar yazıyorlar, senaryolar düzüyorlar. Dün muhalif bir gazetemizin manşeti; "Gül yine devre dışı"ydı. Sanırsın ki çok üzülmüşler de bu başlığı atmışlar. Cumhurbaşkanının hukukunu korumak ve onun hakkını teslim etmek için çırpındıklarını zannedersin. Dert başka. Ne yaparız, nasıl yaparız, nasıl ederiz de milletin gönlünde taht kurmuş olan bu iki kardeşi, iki kadim dostu birbirine düşürebiliriz? Dert de bu, gerisi hikâye. Ama nafile çabalar bunlar. Efendim nasıl olurmuş da Göktürk 2 uydusunun fırlatma töreni için Sayın Cumhurbaşkanına davetiye gönderilmezmiş? Bu işi detaylı bir biçimde farklı cenahlardan araştırdım. Tamamen insani bir hata. Törenin sorumlusu TÜBİTAK, işin içinde TAİ de var. Dolayısıyla Bilim Sanayi veTeknoloji Bakanı Nihat Ergün ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da dolaylı sorumluluk taşıyorlar. Töreni organize eden TÜBİTAK Başkanı sanırım Kayserili. TÜBİTAK'ın Genel Sekreteri Ogün Bey Köşk'ten geldi, bu göreve. Bakan Ergün bu unutkanlıktan veya hatadan çok rahatsız olmuş. Bir kasıt olup olmadığını da incelemiş. Nihat Ergün Bey alaveresi-dalaveresi olmayan dümdüz ve dürüst bir adamdır. Bizans oyunlarını bilmez. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanına karşı da çok samimi bir saygı beslediğini biliyorum. Bakanlık bu işte bir kasıt olmadığını söylüyorsa ben buna itibar ederim. Sayın Cumhurbaşkanı da bunda kasıt aramamak lazım diyerek fitnecileri hayal kırıklığına uğratmış. >> İTO Başkanına geçmiş olsun Murat Yalçıntaş İstanbul ticaret Odası Başkanlığına seçildiğinde çok sevinmiştim. Murat Bey, Nevzat Yalçıntaş gibi bir hocanın terbiyesi ile yetişmiş, dinamik, dünyayı ve ticareti iyi bilen ateş parçası gibi genç bir iş adamı. Böyle meziyetleri olan pırıl pırıl bir insan 'rüşvet vermek' gibi yüz kızartıcı bir iddia ile yargının karşısına çıktı. Bu iddia ortaya atıldığı ilk gün de söylemiştim: Bu işte bir yanlışlık var. Bu işte bürokratik bir hata var veya kusur olabilir. Ama benim tanıdığım Murat Bey, bu işlere asla bulaşmaz ve prim vermez. Nitekim yanlış hesap Yüce Divan'dan döndü. Adalet tecelli etti. Evet Nevzat Hoca, Murat Beyin annesi ve amcası Hasan Bey ve Yalçıntaşlar'ı tanıyan, bilen herkes çok üzüldü. Sıkıntılı günler geçirdler. Kendilerine yakıştıramadılar, konduramadılar. Ama çok şükür adalet tecelli etti. Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, kim ne derse desin iddiaları Yüce Mahkeme mercek altına alıp incelemiş ve "beraat" kararı vermiştir. Gerisi boş laftır. Hukuk bilgisine ve deneyimine güvendiğim bir hukukçu aylar önce; "Ben dosyayı inceledim. Murat Beyin günahı yok" demişti. Geçmiş olsun Nevzat Hocam, geçmiş olsun Hasan Abi, geçmiş olsun Murat Bey...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.